SAMSUN 2019

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının Kurtuluş Savaş'ını başlatmak için Samsun'a çıkışlarının 100.yılı kutlamaları kapsamında, ''Fikriye ve Latife, Mustafa Kemal'i Sevdim'' Samsun'da 2 defa sahneleniyor.
Milli MÜCADELEMİZİN 100.YILI KUTLU OLSUN!

The Ransom of Red Chief / OYUNLAŞTIRAN &YÖNETEN / DİLRUBA S.

GENERAL MANAGER - ERKAN AKMERİÇ






































MARKETİNG MANAGER - ATINÇ YILMAZ
Bugünkü temamız "ÖZgürlük"tü. Dilruba Saatçi'nin parçası olduğu bir organizasyonda zaten tema tesadüf değildi.

Oxford Big Read Extensive Reading yarışmamızın kazanan öğrencileriyle değerli sanatçı Dilruba Saatçi'nin sahneye uyarlayıp yönettiği, opera sanatçısı Atilla Gündoğdu'nun müzik ve ritmlerini yaptığı 'The Ransom of Red Chief' adlı oyunu keyifle izledik.

Öğrencilerimiz tiyatroyla ilgili birçok terim öğrenmenin yanında kişisel gelişimlerine faydalı bir süreçten de geçtiler.

Eğitimi bu şekilde destekleyen bir şirketin ve organizasyonun parçası olmaktan, özgürlüğümü kısıtlamayan bir ortamda çalışmaktan dolayı çok mutluyum. İş ortamında huzur, güven ve özgür olabilmenin ne kadar kıymetli olduğunu anladım bir kere daha. Kaç tane genel müdür sizi desteklemek için kafasına Kızılderili tüyü takıp fotoğraf çektirir ki? @akmeric_erkan

The Red Chief says "Be brave, creative and start" 😉

LERZAN HELVACI- EDUCATİONAL CONSULTANT

FİKRİYE VE LATİFE, MUSTAFA KEMAL'İ SEVDİM 2019

ANTALYA  2019

Fikriye ve Latife
17.04.2019 YALOVA
26.04. 2019 ANTALYA
Detaylı Bilgi

CKM







































#fikriyevelatife #fikriyelatife #fikriyevelatifemustafakemalisevdim #dilrubasaatçi




SAVAŞMASINI ÖĞRENİYORUZ



Savaşmasını öğreniyoruz.

Uzun mesafeli , sert tabanlı yollarda yapılan MARATON mukavemet koşusuna , 400 metre koşu yarışı mantalitesiyle çıkılmaz. Değerlerini elinde sımsıkı tut ayağa kalk ve devam et.

NESNEL SEKSÜEL rahatsızlığını hiç duymuş muydunuz?TÜRKİYE'NİN SORUNU POLİTİKA DEĞİL, Sevemediğimizi itiraf edememek!



NESNEL SEKSÜEL rahatsızlığını hiç duymuş muydunuz?TÜRKİYE'NİN SORUNU POLİTİKA DEĞİL, Sevemediğimizi itiraf edememek!
Objektofi̇li (Objectophilia), diğer adıyla nesnel seksüel rahatsızlığını hiç duymuş muydunuz?
Çocukluğunda şahsiyetinin önemsenmediği , sevilmediği hissi yaşatılan bireylerde, ruhlarını etkileyen şeylere karşı oluşan aşırı bir aşk hali. Aşağıda açılımı biraz daha netleştireceğim.

Berlin Psikoloji Akademisinde aldığım eğitim ve Türkiye de yaptığım araştırma ve gözlemlere dayanarak bir sanatçı kimliğimle ve duyarlılığıyla senelerdir, çocuklukta yaşanan sevgi eksikliğinin öldürücü boyutunu yumuşak bir dille anlatmaya çalıştım. Maalesef başaramadım. Sevgisiz yetiştirilen toplumun şiddetti içselleştirmiş olması ve yaşadığı sıkıntıların kaynağına deyinememesi bana konfor alanında olduğunu gösteriyor. Maneviyattan ziyade maddiyata değer veren insanların sayısının artmış olması bir sır değil. Son yıllarda şaşkınlıkla çocuklara ve hayvanlara yapılan cinsel cinayetler ve çoğunluğun paraya olan doyumsuzluğu nihayet :''Nasıl olur bu kadar?''sorulması bana hele şükür dedirtti. Ebeveynlerin çocuklarını bir nesne, eşya gibi algılaması, kız çocuklarının zengin bir adama satma arzusu ve 'Paşa' erkek çocukların para makinası olarak algılamaları, konuştuğum insanların çok azının itiraf etmesi tabi ki şaşırtmıyor. Daha da vahimi, kocası ile mutsuz olan 'Kutsal' annelerin erkek çocukları ile zihinsel sevişmeleri bir tabu olmaktan muhtemelen 100 sene daha çıkmayacak.

Objektofi̇li̇ ,kişinin eşyaya karşı ilgi duyması, aşık olması durumuyla ortaya çıkan psikolojik rahatsızlık. (örneğin; Pariste Eiffel kulesiyle evlenen kadın, arabasını öpen, okşayan, garajda sık sık onunla yatan adam. Berlin duvarını herkesin içinde öpüp okşayamadığından, duvarın bir minyatürünü yaptırıp. geceleri ona sarılıp uyuyan ve sık sık duvarla cinsellik yaşayan kadın. Müzede trene aşık olduğu ve ona dokunamadığı için oyuncağı ile evde öpüp okşamaya razı olan adam.) ilişkide sıfır risk. sıkıldıktan sonra atarsın , kırarsın. reaksiyon gelmez. bu tip rahatsızlık gülümsetebiliyor ilk bakışta. empati kurabiliyor ve hatta sempatik bile gelebiliyor. i̇şte tehlike de burada gizli!

Farklı kademelerde bu rahatsızlığı yaşayan insanların insan ile sağlıklı bir ilişki ( sevgi ) yaşayamaması kendilerinin bir insanı, durumu kendi kafasında nesneleştirmesi tüm canlılarla eziyet yaşatabilmekte. neticede nesne duygusuz bir obje ve bundan dolayı da vicdanı uyandırmamakta.

kendimize acil dönüp bakma zamanı ve sormalı :'' birileri için obje miyim? insanlar benim için bir obje mi?

POLİTİKACILAR?
Politika insan zihninin kurduğu bir sistem. kurduğun gibi de çökertebilirsin. problemimiz başka yerde , derinlerde.

Bizi yöneten veya yönetmeye çalışan insanların içimizden geldiğini hala görememek, sanki Mars'dan dün gelmişler gibi, hoşumuza gitmeyen davranışlarının kaynağını öğrenmek istiyormuş gibi yapıp kendimizden uzaklaştırmak , parmakla gösterdiğimiz tüm tavırlarının küçük versiyonlarını kendimize ve en yakınlarımıza yaşattığımızı ret etmek senelerdir yaşanan büyük dramdır. Evet, inkar psikolojisini elimizden birileri alırsa, nasıl hayatta kalacağız? Ya uzun senelerce pisliği halı altına süpüreceğiz, ya da küllerimizden yeniden doğacağız. tercih meselesi.

Tüm oyunlarımda farklı şekillerde, nazikçe anlatma çabasına girdiğim bu konuyu bu sefer en sert haliyle 2019 a hedeflediğim oyunumda sergilenmesi için elimden gelen her şeyi yapıyorum ve yapacağım. Büyük özenle kurduğum ekipte konu itibari fırtınalar kopuyorsa, acaba sizde nasıl bir yansıması olacak? Konu: Kocasına eziyet çektirmek için, çocuklarını nesleleştirip, sevgi adı altında, gözlerinin yaşına bakmadan öldüren bir annenin hikayesi. hepimize kolay gelsin.
( Bu yazıyı okuyan psikologlar :Yanlış veya eklemeler yapılmalı dese de , tartışma alanı açılsa. Türkiye için başka ne ister insan?)

Kar Konferansı'16 Röportaj

ÖNÜMÜZDEKİ ETKİNLİK



ÜÇ KURUŞLUK MAHALLE DERSLERİ



















Dilruba Saatçi sanatçıların hayallerini özgürce gerçekleştirmelerine olanak tanımaya, alternatif sahne anlayışıyla farklı çalışmalara imza atmaya devam ediyor. Geçmişte oyunlarını Süzer Sanat Merkezindeki Tiyatro Maan Performans Sahnesinde sergileyen Dilruba Saatçi, G.O! 'yu farklı bir tecrübe yaşamak isteyen tiyatro sevenlerle buluşturdu.
Beklenenleri kırmaya, ön yargıların önüne geçmeye, sabrın ve inancın gücünü tiyatro ile birleştirip birbirimizi yüreklendirmeye hoş gelmişti herkes.

DİLRUBA'YA 'YILIN ÖNDER KADINI' ÖDÜLÜ

DİLRUBA,
Mart 2010 da Türkiye Üniversiteli Kadınlar Derneği tarafından ''Yılın Önder Kadını'' ödülünü almıştır. Yılın Önder Kadını ödül töreninde Dilruba Saatçi'nin sunduğu bu geceye özel şarkı " Hayal " için : " Türk erkeğine armağanımdır" demiştir.


2019 DANS & KONSERVATUVAR HAZIRLIK DERSLERİ



FARKLI GRUPLAR İÇİN VE ÖZEL ( JAZZ ) DANS DERSLERİ 
BİREYSEL ÇALIŞMALAR VE KONSERVATUVAR HAZIRLIK DERSLERİ
JAZZ DANCE ENERJİ BÜTÜNLÜĞÜNÜN - ÖZDEKİ GÜÇ TEZAHÜRÜ






POLİS



Slawomir Mrozek - Polis















Stendal Devlet Tiyatrosu / Almanya

Devlete karşı karşı tutumundan dolayı son politik mahkûm serbest bırakılıyor. Hapishane bomboş kalıyor. Polisler işsiz kalmaktan korkuyor. Polis gücünden emekliliği gelmek üzere olan polis şefi, bir düşman oluşturmak için memurlarından birini politik suçlara karışmakla görevlendiriyor. 
…ve durduk yere memur suçlu duruma düşüyor, hapse atıyorlar ve psikolojik işkence görüyor. Polisler tek mahkûmlarından dolayı işsiz kalmaktan kurtuluyor.
Memur rolü bana verildi. Nedense…?

HAYAL

Tuzla Mercan  Özel Konsept

'HAYAL'

Bir gün gelecek, Türk erkeği özgürleşecek...





































HABİL VE KABİL

HAPİSHANEDE - ÖZGÜRLÜK & İNSAN OLMAK





































RADYO CAZKOLİK Dilruba Saatçi ile renkli ve müzikli bir sohbet...

Nesrin Aslan`la Erguvanın Rengi stüdyosunun bu hafta pogram konuğu 8 yşından bu yan Berlin`de yaşayan yazar, oyuncu ve yönetmen sayın Dilruba Saatçi. Almanya ve Avusturya`da birçok oyunda yazar ve yönetmen olarak çalışan Saatçi "Fikriye ve Latife, Mustafa Kemal`i Sevdim" isimli oyunuyla ödül kazanan sanatçı Nesrin Aslan`la sanat ve müzik üzeren sohbette...

Dilruba Radyo Cazkolik 1 - TIKLA


Tadına doyulmaz sohbetiyle tiyatro sanatçısı, dansçı, bir koltukta dört sanatı taşıyabilen bir sanatçı Dilruba Saatçi Tunçel Gülsoy stüdyoda renkli ve müzikli bir sohbette.

2019 SAAT KAÇ?


Sevginin ticaret olmadığına inanan azınlığa selamlar...


KÖK























Bir gün gelecek, çözümün kökte olduğunu anlayacağız.


ÖZGÜRÜZ


SADİST – MAZOŞİST BAĞIMLISI TÜRKİYE’DE YAŞAMAYI TERCİH EDEN İNSANLAR





















Halkı uyandırmak mı? Ne haddime!

ÜLKEMİZDE YAŞANANLAR ‘CİNSEL AÇLIK’ MI, ‘CİNSEL SAPKINLIK’ MI?



























Can acıtmıyor yazılanlar, çünkü bizimle hiç alakası yok zaten.
Annelerin kendi profil resmi yerine yetişkin oğlunun resmini, babalar yetişkin kız çocuklarının kini koymasına Freud amca ne derdi bilmem, fakat gelin Oidipus, Elektra Komplesi, Sadizim ve Mazoşizm davranış sapmaları hakkında ne demiş ona bakalım.
Ben yazmadım zaten. Sophokles ile Freud yazdı. Birileri de 2014 de internetde yazdı:

Kamu Spotu - Eğitimde engelsiz düşün... Eşitliği sağla! 2014


Dilruba Saatçi,
toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği'nin engellilere yönelik kamusal farkındalığın artırılması amacıyla yürüttüğü çalışmalar kapsamında hazırlanan klipte yer almıştır.


Engelsiz düşünmek!

Gerçekten engelsiz düşünebiliyor musunuz?

İzleyin.. karar verin!

CNN TURK  Web Sitesi:

http://www.cnnturk.com/video/yasam/egitimde-engelsiz-dusunmek

Youtube

http://www.youtube.com/watch?v=IAkUc1Tio80

Özür dilerim İstanbul


Yıpratılmış, soyulmuş, tüketilmiş ama tüm bunlara rağmen hayatta kalmaya çabalayan doğuştan güzel bir kadın sanki İstanbul. Kıskanılan, herkes tarafından fethedilmek istenen...bazen güzellikle , çoğu zaman da insafsızca.
Bu yüzden savunur kendini, var gücüyle sınar seni...
Her yönüyle kabul edilmeyi hak eden bir bilge sanki İstanbul.
Ne yaşadıklarına bakmadan, sorgulamadan, anlamadan benim de ihanetim oldu zamanında.

Kabul eder mi bilmem...Doğduğum bu şehrin önünde sadece saygıyla eğilmek kalır artık bana.

Ayıya ‘’Dayı’’ dedi, yinede köprüyü geçemedi. Vay haline!

























Arkadaşım varsayalım ayıya dayı dedikten sonra geçtin köprüyü. Ah ne zor gelmiştir karşındaki o tüylü varlığa ‘’ Sen başka bir şeysin’’ demek. Onun kendisini olmadığı gibi hissettirmek ve daha da gücüne güç katmak... Ah ne söylenmiş sindir geçmeden ve geçtikten sonra içinden ‘’ AYI!’’, diye.

Türkiyeyi terk etmek istemek?


                         















Şu sıralar Türkiyeyi terk etmek isteyen arkadaşlarıma tavsiyem:

Dikkat et, ‘’Tembel var!’’, diye bağırmasınlar yüzüne.

Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden ile inatlaşmak

        ''Şimdi elimi öpebilirsin!''

                                       

                                                           















OYUN HAKKINDA - TIKLA

Bir seyircimiz kulise gelir. Beni görür görmez öyle bir edayla:'' Söyle bakayım, hangi okulu bitirdin sen?'', diye sordu ki, neredeyse saygı duruşunda durarak, kısık bir sesle okulumun adını söyledim. Onurlu ve tatlı sert edası şaşırtıcı değildi. Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden ve okul müdürlerindendi.

''Mustafa Kemal Paşa salonda!'' ve yerinden zıplayan Protokol


İSTANBUL
Oyuna, seyircilerin arasından başlıyorum. Bu sefer de, bir şarkı mırıldanarak ve seyircileri selamlayarak yavaş yavaş sahneye doğru yaklaştım. En ön sıraya geldiğimde protokol koltuğunda oturan bir izleyicim uyumaktaydı. Ne yaparsınız? Hiç bir şey. Kim bilir nasıl geçti günü diye düşündüm.
Yola devam dedim kendime o an. Önünden geçtim ve hafif bir horlama sesi...Yüzüne baktım. Çok huzurlu hafif bir gülümseme vardı yüzünde.Demek ağır bürokratik gününün sonrası rahatlık alanı oluşturmuştu salonun karanlığı.
Oyuna devam. 1.Sahne. 2.Sahne,3. derken,yükselen bir horlama sesi...Latife Hanımın birden var gücüyle ‘’ Mustafa Kemal salonda!’’, Diye bağırmasıyla, uyuyan protokol'un yerinden zıplaması, gözlerinin açılması ve şaşkınlıkla sağına soluna bakması bir oldu.























TÜRKİYE’Yİ TANIMAMAK

Otobüsten inen hocanın, öğrencinin gözünden düşmesi





İstanbul’da tiyatro yönettiğim yıllarda kapımın önünden kalkan ve tiyatronun önünde duran otobüs ile işe giderdim. Bir gün içinde bulunduğum otobüs tam tiyatro kapısına doğru yaklaşırken taksiden kadroya yeni girmiş genç oyuncularımızdan, inmekteydi.

Gelecek korkusu bir sanatçı için lüks müdür?


Ekim 2012


Evet. Hayati olmayan her şey lüks katagorisine girer. Ya karın tokluğuna yersin, içersin; yada maddi şartların hangi durumda olursa olsun büyük ve şık bir tabağın içinde duran o küçük porsiyonu tadımlarsın.
İkinçi deneyimi yaşamak istiyorsan, öyle bir hayat kurarsınki bügünün yoktur, çünkü geleceğindeki büyük tabak için düşünür ve eyleme geçersin. Yarının rahatllığının hayalini kurarak bugünü doldurursun, ihritasla, sevinçle... korkuyla. Yoktur cesaterin bugünü yaşamaya, içinden gelen duygunun akışına izin veremessin, veremezsin, çünkü başka bir yöne akar. Geleceğinin yolu değildir o akış.... ve bu yüzden,